Her insan bu dünyada belli bir sure yaşadıktan sonra kaçınılmaz olan gerçekle yani ölümle karşılaşacaktır. Çoğu kimse genellikle hiç beklemedikleri bir anda bu gerçekle yüzleşirler. Bazı insanlar ölümü, bu dünyadaki sevdiklerinden ve sevdiği herşeyden ayrılmak gibi algılarlar. Bu nedenle de ölüm konusu geçtiği anlarda bundan rahatsızlık duyup bu düşüncelerden uzaklaşmaya çalışırlar. Herhangi bir ortamda ölüm konusu açıldığında, değişik ifadelerle konuyu kapatmaya, herhangi bir zamanda ölümü hatırlatan birşeyle karşılaştıklarında bulundukları yerden uzaklaşmaya çalışırlar. Bu insanlar ölüm üzerine hiç düşünmediklerinden hatta konusu geçtiğinde dahi rahatsız olup, sanki engel olabilecekmiş gibi konuyu kapatmaya çalıştıklarından, Rabbimiz’in emir ve yasaklarını sürekli erteler veya göz ardı eder. İnsan ölümü uzak görür, düşünmez, hatırlar veya hatırlatılırsa da konunun üstünü kapamaya çalışır. Ancak örneğin toplumun yakından tanıdığı genç birinin ani ölümü şok etkisi yapar. O an gözündeki perde adeta kalkar ve ölümle yüzyüze gelir. Oysa ölüm, insanın ne kadar zaman yaşayacağını bilmezken sürdürdüğü bu gaflet hali, Allah’ın emirlerini yerine getirmeye zaman bulamadan ansızın gelebilir.
Yüce Allah insanları bir kader üzerine yaratmıştır. İnsanlar daha doğmadan, ne kadar sure yaşayacakları belirlenmiştir. Ölüm vaktinin bilinmemesi ise dünyadaki imtihanımızın sırrıdır. Bu gerçeğin şuurunda olan insan her an ölecekmiş gibi ahiret yurdu için hazırlık yapmalıdır. Rabbimiz, dünya hayatında bedenen bir son olsa da, ölümden sonra ahirette sonsuz bir hayatla bizleri müjdelemiştir. Allah insanları bir amaçla yarattığını bizlere bildirmiştir;
"Bizim, sizi boş bir amaç uğruna yarattığımızı ve gerçekten Bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız?" (Mü’minûn Sûresi Suresi 115)
Dünya hayatımızdaki ortalama 70-80 yıllık ömrümüzdeki salih amellere karşılık Yüce Rabbimiz’in kullarına Cennet’i vaad etmesi büyük bir lütuftur. İnsanın ahiretteki hayatının azap içerisinde mi yoksa, Rabbimiz’in bize müjdelediği Cennet de mi geçireceği bu dünyada yapılan salih amellere bağlıdır. Bunun bilincinde olan Müslüman, Rabbimizin tüm emir ve yasaklarına samimi bir şekilde hayatının her anında titizlik gösterir. Bu dünyadaki hayatımız her an bitebilir. Bu gerçeği unutmaya ve bundan kaçmaya çalışmak, insanı daha büyük bir gaflete itebilir. Bu nedenle sık sık ölümü tefekkür ederek, bu dünyadaki hayatımızın birgün sona ereceğinin bilinciyle hareket etmeli, Rabbimiz’in Cennet’ine layık olmaya çalışmalı, emir ve yasaklarına titizlik göstermeli, ahlakımızı güzelleştirmeliyiz. Ölümün bir son değil aslında bir başlangıç olduğunu hiç unutmamalıyız.
Sibel Aydın
Sibel Aydın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder