24 Şubat 2011 Perşembe

Enaniyet hastalık gibidir...



İnsan bu dünyaya kendi iradesi dışında gelmiş  ve sahip olduğu fiziksel özellikleri kendi seçimiyle kendisine verilmemiştir. Gerçekte bize ait olmayan özellikleri kendimizden bilmek ve tüm iyi güzel özelliklerimizi düşünerek bunlarla büyüklenmek, kısacası kendimize ‘benlik’ vermek, farkında olmadan bizi enaniyete sürükler. Bu da, bizi tüm nimetleri veren Yüce Rabbimiz’e karşı gereği gibi takdir edemeyecek duruma düşürür. 




Allah bizleri yoktan var etmiştir, sahip olduğumuz herşeyi bize O verir ve dilediği anda, büyüklendiğimiz, enaniyetini yaptığımız herşeyi  alabilir. Tüm canlılar ölümlü yaratılmıştır, Allah ise baki olandır. Bunun şuurunda olan Müslüman, büyüklenmek, enaniyete kapılmak, kibirlenmek gibi küçük düşürücü, mantıksız bir tavra girmez. Acz içinde yaratıldığının, ölümlü olduğunun, hatalarının, eksikliklerinin farkında olur.

Yüce Rabbimiz dünya hayatında bir imtihan gereği olarak, farklı insanlara güç,zenginlik, güzellik, makam, zeka, kültür, itibar verebilir. Genelde insanlar, diğerlerinden farklı olarak, kendisinde bulunan bir özelliğinden dolayı bunların verildiğini, sahip olduğunu düşünür. Bu yüzden de, bu özelliklere sahip olmayan insanlara karşı değişik bir tutum ve tavır içerisine girebilir. Sahip olduklarıyla övünebilir, azgın bir tutum gösterebilir.

Böyle insanlarda büyüklük hissi, kendi bildiğinin doğru olduğunu düşünme ve uygulama anlayışı, kişiyi zamanla Kuran ahlakından uzaklaştırır. Çünkü enaniyet kişiyi gün geçtikçe daha kötü bir ahlaka sürükler. Enaniyetli insan sadece kendisine değer verir, bir tek kendisinin doğru olduğuna inanır. Kimsenin fikirlerinden düşüncelerinden istifade edebileceği, yanıldığı noktalar olabileceği gerçeğini düşünmez, başkalarını küçük görür.  

Kuran’da insanlara ibret olarak şeytanın durumu anlatılmıştır. Yüce Allah, Ademi yaratmış ve meleklerin tümüne ona secde etmelerini emretmiştir. Oysa şeytan Rabbimiz’e karşı gelmiş, enaniyetli tavrı nedeni ile, kendisini üstün görmüş ve Rabbimiz’in huzurundan kovulmuştur. Şeytanın büyüklenmeye meğilli olan insanlar üzerinde etkisi de çoktur. Yüce Allah’ın gücünü, kudretini tanımayan, sahip olduklarını kendisinde olan herhangi özel bir durumdan kendisine verildiğini zanneden insanlar, şeytanın adımlarına uyarlar. Bu insanlar, başkalarında olan iyi ve güzel yönleri göremediği gibi, kendisine verilen nimetlere de gerektiği şekilde şükredemez. 

Oysa insanların dünyada sahip olduğu zenginlikleri, güzelliği, gençliği, makamı, mevkiyi, kültürü, zekayı veren Allah’tır. Bunlara kendisinin sahip olduğunu düşünmek çok büyük bir gaflet halidir. Bu nedenle enaniyet, sakınılması, korunulması gereken çok önemli bir hatadır.  

Müminler, Allah’a karşı boyun eğici, saygılıdırlar, Allah’ın gücünün farkındadırlar. Sahip oldukları şeyleri, övünme, büyüklenme konusu edinmeyecek kadar üstündürler. Onlar tek üstünlüğün takva olduğunun bilinci ile hareket ederler. Dünya hayatına ait üstünlük gibi görülen herşeyin ölüm ile son bulduğunun, ölürken dünyevi hiçbirşeyi yanında götüremeyeceğinin şuuruna sahiptirler.  Her zaman Allah’ın hoşnut olacağı, beğeneceği bir tavır gösterme çabası içindedir. Rabbimiz bir ayette şöyle buyurmuştur ; 

"İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez." (Lokman Suresi-18 )

Sibel Aydın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder