8 Şubat 2011 Salı

Manevi bir zırh: Şükür


İmanın en büyük göstergelerinden birisi olan şükür, Yüce Rabbimiz’in bizlere sunduğu tüm nimetler için  kalbimizle, dilimizle teşekkürümüzü ifade etmektir.  Şükür, bizlere verilen her türlü nimetin tek sahibinin aslında Rabbimiz olduğunun ve ondan geldiğinin şuurunda olmaktır.

Allah dünya hayatında insana birçok nimet vermiştir. Etrafımızda, kendi bedenimizde gördüğümüz tüm mucizeler aslında bizlere sunulan hediyeler gibidir. Ancak samimi, vicdanlı  düşünen insan kendisine verilen tüm bu nimetlerin farkında olabilir. 

Gün içerisinde biz farkında olmasak ve herhangi bir müdahalemiz olmasa da , vücudumuzda kusursuz bir sistem vardır. Soluduğumuz havadan, yediğimiz yiyeceklere, bedenimizin en uygun şekilde yaratılmasına, mevsimlere, gece ile gündüzün ard arda gelmesine, dünya üzerindeki çeşitli canlılara, sahip olduğumuz ve etrafımızda gördüğümüz her detaya kadar Yüce Rabbimiz’in kusursuz yaratma sanatına şahit oluruz aslında. İnsan bir an bile durup düşünse, gerçekten ne kadar çok nimetle yaratılıdığının, Yüce Rabbimiz’in nimetleriyle kuşatıldığının ve en önemlisi tüm bunların hiçbirisine kendisinin güç yetiremeyeceğinin farkına varır.

Şükür çok önemli bir ibadettir çünkü insanın aklını sürekli açık tutar. İnsan nefsi güzelliklere alışmaya, yaratılan tüm mucizeleri bir sure sonra sanki olması gerekiyormuşcasına  görmeye başlar. Kendisine nefsinin hoşnut olacağı bazı imkanlar verildiğinde, zalimleşmeye, vicdanını arkasına atıp öyle bakmaya , acizliğini, yaratılmışlığını, tüm nimetlerin gerçek sahibinin Allah olduğunu unutmaya başlar. Şükretmek kibirden, tüm azgınlıklardan insanı koruyan bir siper gibidir. İnsan acizliğinin, yaratılmışlığının farkında ve şuurunda, yanlız Allah’ın dilemesi ile tüm nimetlere kavuşabileceğinin bilincinde olur. Rabbimiz’in bizler için verdiklerine karşı şükretmemek ise nankörlüktür .Kuran’da ayetlerde bize gösterilen, şeytanın  yapmak istediği  yani amacı,insanları şükürden alıkoymak isteği açıkça belirtilmiştir; 

'Dedi ki: "Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onlar(ı insanları saptırmak) için mutlaka Senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım.Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın." (A'raf Suresi-16/17 )


İnsan dünya hayatında denenmektedir , ya Allah’ın yarattığı tüm güzelliklere karşı ya şükredici olur yada nankör olur. Rabbimiz’in şükrün karşılığını verendir. Kuran’da şükredenlere arttıracağını bildirmiştir.

Şükür yanlızca belli vakitlerde, kişinin herhangi bir fayda sağladığında veya büyük bir refah ve zenginliğe kavuştuğunda dil ucuyla teşekkür etmesinin dışında tüm hayatının her anında yapılması gereken bir ibadettir.  Müslüman yanlızca sözle değil, Rabbimiz’in kendisine verdiği tüm nimetleri O’nun rızasını gözeterek kullanması da teşekkürdür.  

Rabbimiz etrafımızı nimetlerle donatmıştır, vicdanlı bakan, düşünen her insan bu gerçeğin farkına varır. Nimetin verilmesindeki amaç, nimete sahip olan kişiyi Allah’a yöneltmektir,  insanın bu dünyadaki imtihanlarından birisidir. Kuran'da bir ayette Rabbimiz şöyle buyurur;

'Şüphesiz biz insanı, karışım halindeki az bir sudan (meniden) yarattık ve onu imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işitir ve görür kıldık.Şüphesiz biz onu (ömür boyu yürüyeceği) yola koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek kateder.'(İnsan Suresi-2/3)

Etrafımızdaki insanlardan herhangi bir hediye aldığımızda bazen defalarca teşekkür etme isteği duyuyorsak, aslında tüm gördüğümüz, yaşadığımız güzellikleri bize sunan, asıl sahibi olan Rabbimiz’e ne kadar ve nasıl teşekkür ettiğimizi düşünmeliyiz.Bizlere verilen tüm nimetler için teşekkürümüzü en güzel biçimde sunmalıyız…

Sibel Aydın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder